Yoga ve Meditasyon - 3
Related discussions
-
Gökkuşağı Meditasyonu
0 Replies Posted in MEDİTASYON
-
Gassho Meditasyonu
0 Replies Posted in MEDİTASYON
-
Korku Meditasyonu
0 Replies Posted in MEDİTASYON
Hemen bütün yoga yöntemleri, ufak tefek farklılıklarla da olsa temelde Patanjali’nin sekiz basamaklı ya da sekiz aşamalı planını izler. İlk beş adım kısaca “dışsal yoga”, sonraki üç adımsa “içsel yoga” olarak nitelenebilir. Adımların hepsi birbirine bağlı olmakla birlikte bunlardan beşinci adım olan Pratyahâra, dışsal ve içsel yoga arasındaki asıl büyük köprü işlevini görür ve içsel yogaya geçişteki en önemli aşamadır. Öyle ki ilk dördü adeta pratyahâra için hazırlıktır.
Bu sekiz aşamanın anlamları, kısmen de tanımları, mümkün olabilecek en özlü biçimde şöylece verilebilir:
1. Yâma: Kendine hakim olarak yaşam enerjisine (dolayısıyla da hayatına)
yön vermektir. Bilinçli olmak ve kendinle başkaları arasında köprü kurmanın başlangıcıdır.
2. Niyâma: Düzenli ve disiplinli bir hayat için doğru gözlemleme yapabilme
anlamındadır. Bu sağlanamazsa yogada başarı söz konusu olamaz. Doğru uygulandığında daha ilk basamaklarda bile öğrenciler yoganın olumlu etkilerini hissetmeye başlayacaklar ve bu etkiler kişinin hayata bakışında, tutum ve davranışlarında kendisini gösterecektir.
Erdemli bir yaşam olmadan yapılacak her şey sadece kendini kandırmak olur.
Beşer adet olan Yâma ve Niyâma unsurlarını öğretmenlerinizden öğrenmelisiniz.
3. Asâna: “Duruş” demek olup, eski dilde “gevşemiş halde duruş” anlamına gelirdi. Hayatınızda düzenlilik ve dinginlik olmadıkça doğru duruşa geçemezsiniz. Niyâma ve Asâna bedenle ilgilidir.
4. Prânayâma: Nefes alıp vermenin düzenlenmesidir. Prânayâma, öğretilebilecek olmaktan çok ‘keşfedilebilecek’ bir şeydir... ve esasında içsel yolculuğa hazırlıktır. Evrensel enerji demek olan prâna’nın içimize çekilmesiyle başlar. Bedenle zihin arasındaki bağlantıyı oluşturan prânayâma ile yoga yolculuğunun ancak ilk yarısına ulaşılmıştır.
5. Pratyahâra: Soyutlamanın başlangıç evresi olup “eve geri dönüş” ve “içeri girmek” anlamlarına gelir. Esası, dikkatin dış dünyadan iç dünyaya yönlendirilmesidir. Ama önce yolu ve yordamı (prânayâma) bilecek ve doğru uygulayacaksınız ki eve dönebilesiniz. Çakralar ve kundalini de pratyahâra’nın konularındandır. Daha ilk aşamalarda iken, belli sayıda kursa devam etme koşulu ile ve ücreti mukabili “çakra açan” ve kundalini’yi harekete geçirdiğini söyleyen (!) dolandırıcılardan lütfen uzak durunuz.
6. Dharâna: Mevcut prânayâma bağlantısını ve pratyahâra köprüsünü kullanarak kapıya yaklaşmıştınız. Artık dharâna ile zihninizi odaklama (konsantrasyon) aşamasına ulaşabilirsiniz. Zihne yön vermenin ardından gelen ise, istendiğinde onu sabitleme, yani bir bakıma zihnin efendisi olma aşamasıdır. Zihin sabitlendiğinde düşünceler durur.
Pratyahâra ve dharâna bilinçliliğe giden basamaklardır.
7. Dhyâna: Tek bir noktada yoğunlaşma sağlanıp dharâna ile zihin sabitlendikten sonra düşünceler durdurulabilirse, dhyâna’ya geçilebilir. Çünkü meditasyon yoğunlaşma değildir; yoğunlaşma sadece bir basamaktır, bir zihin hâlidir, soyutlanma ve ilişki kesmedir. Yoğunlaşan bir zihin bu geçiş halinden kurtulmadıkça meditasyon yapamaz. Yani bir başka ifade ile meditasyon, bilinmeyenin devinimi demek olduğundan, ancak bir zihinsel faaliyet demek olan o koşullu-bilme halinden kurtulmakla meditasyona geçilebilir. Çünkü orada artık “bildiğiniz haldeki siz” de olmayacaksınız. Çünkü meditasyon bir bakıma düşünceden de özgür olma ve “zamanı aşma” demektir. Zihin düşünceden ve dolayısıyla zamandan da özgür kılınabilirse sessizce hakikatin sonsuzluğuna ulaşılabilir... Orada inanılmaz şeyler keşfedilir ve yaşamın tümüyle farklı bir anlamına erişilir.
Yoğunlaşılan noktanın (nesnenin) daraltılmasıyla (veya başka bir söyleyişle ‘aşılmasıyla’) artık hiçbir yere gidilmeksizin tamamen merkezde yoğunlaşırsınız.
Dhyâna salt öznelliktir.
Yani meditasyondur.
Sanskritçe bir sözcük olan dhyâna’nın Batı dillerinde maalesef tam bir karşılığı bulunmamakla beraber, onun yerine geçmek üzere en yaygın olarak kullanılan sözcük, anlambilim (semantics) bakımından ciddi biçimde yanlış olmasına rağmen, meditasyon’dur (Buda, dhyana’nın Pali dilindeki karşılığı olan jhana’yı kullandığı için budistler “jhana” demişler; Çin’e “chan” olarak geçmiş; japoncadaki karşılığı ise “zen” oluvermiştir).
Artık herşey atılmış, herşeyden vazgeçilmiş, zihin boşlanmış ve yoğun bir “farkındalık” aşamasına ulaşılmıştır. Bu aşamada artık ego yoktur, tamamen yokolmuştur; burada zorlanmadan kalınabilmelidir.
Konsantrasyon bir zihin hâlidir, meditasyon ise zihinsizliktir. Konsantrasyon
dışa yönelme idi, meditasyon içe yönelmedir. Ama maalesef, adının başında ‘profesör’ olan bazı iddialı yoga uzmanları dahi konsantrasyonla meditasyonu sürekli karıştırmakta, bazıları bununla da kalmayıp konsantrasyonu “odaklanma”, meditasyonu da “derin odaklanma” olarak tanımlama yanılgısına düşmektedirler. Bu kişiler meditasyonu kesin olarak bilmezler ve hayatları boyunca da yaşamamışlardır. Ayrıca bu ciddi hatâlar hep Veda ve Upanishad’ların kasıtlı-yanlış çevirilerinden kaynaklanan ve bütün yoga sistemini temelinden bozan hatâlardır.
Meditasyon en üst farkındalık ve tanık olma durumudur. Bu nedenledir ki ona, kimi zaman ‘zihinsiz bilinç’ de denilmektedir. Osho, “Zihin senin uykundur, meditasyonsa uyanışın” der.
Daha pek çok farklı biçimde tanımlanabilirse de, farkedeceğiniz gibi her tanım kaçınılmaz olarak eksik kalacaktır. Özetle, bozulmamış orijinal yoga sistemlerinde önce “zihin ve beden birleştirilir”; meditasyon aşamasında “zihnin ötesine geçilir”. Birleşme sağlanmadıkça aşma, öteye geçme söz konusu olamaz; “bütünleşme” ise öteye geçtikten sonraki “nihaî aşama”dır.
8. Samadhi: Varolduğunuzu dahi unuttuğunuzda meydana gelen vecd halidir. “Öteye geçmek”tir... Burada olabilirsiniz, ama artık eviniz bambaşka bir yerdedir. Yoganın, meditasyon aracılığıyla ulaşılabilecek nihai aşamasıdır; evrensel bilinç ile özdeşleşmektir.
Samadhi’de insan bu dünyada yaşar, ama dünya onun içinde yaşamaz.