pınar Discussion started by pınar 14 years ago
 

Bir efendi kaderini bilir, çünkü o uyandırıcı mesihin gücüne sahiptir. Yapması gereken tek şey, düşünmek ve istemektir; bilmek istediği her ne ise bir an sonra ona gösterilir. Başkalarını takip ettiğinizde ya da sürü gibi yaşadığınızda veya bir tarikata ya da benzerine girdiğinizde bu gücü teslim edersiniz, uykuya dalarsınız.
Gerçekleştirme (tezahür ettirme) mi istiyorsunuz? Suyu şaraba dönüştürmek mi istiyorsunuz? Elinizde ekmek somunları ya da kasanızda altınlar mı peyda olsun istiyorsunuz? Birilerinin peşine düştüğünüz sürece bunları asla yapamazsınız! Hep dışarıda bir yerlerde bunu yapabilecek gücü kazanmayı isteyeceksiniz; çünkü içinizde bunları yapacak gücünüz kalmadı, o gücü başkasına teslim ettiniz! Birilerinin peşine düştüğünüz, yanıtları "dışarılarda bir yerlerde" aradığınız sürece gücünüzü, bilgi edinme gücünü ve mesihi kaybedeceksiniz; onun ışığı parlayamayacak.
Bütün dinlerde görünmeyen bir varlığa tapılır. Bu size öğrettiğim, bir din değildir ben de kesinlikle görünmez değilim! İşte, şu anda buradayım! Siz burada, söylenemeyen bir bilgiyi öğrenmek üzere bulunuyorsunuz. Siz burada Tanrı sevgisini öğrenmek üzere bulunuyorsunuz. Tanrı "dışarıda bir yerlerde", örneğin ayın ya da Alpha Centauri’nin ötesinde olan bir şey değildir! Tanrı ve cennet oralarda değildir! Cennet içinizdedir! Tanrı, Baba, her şeyi kapsayan Işık, içinizdedir! O varlık, o güç, o güzellik siz'siniz.
Size kardeşim, eşitim olarak hitap ediyorum. Sizinle benim aramdaki tek fark, benim kim olduğumu bilmem ve sizin ise bilmemenizdir! Yedi buçuk milyon yıldan beridir dogma ve korkuya esir olduğunuzdan cehalet içinde yaşıyorsunuz.
Bakın! (İçini çeker ve başını sallar) Basit bir baş ağrısını bile geçiremiyorsunuz! (Çiçek demeti içinden bir gülü, birkaç kez çekerek yerinden çıkarır). Vazgeçmeyeceğim! (Dinleyiciler güler ve alkışlarlar) .
"Efendi" deyimini işitip durdunuz, ama gerçekte ne demek olduğunu bilmiyorsunuz. Onu, bir mağarada yaşayan, çuval giymiş, üstüne küller sürmüş, kimseyle göz göze gelmeyen -çünkü onların titreşimlerinden etkilenmek istemez- biri olarak düşünüyorsunuz! Bu da dogmalardan biri, güçsüz bir yalan... Ve hepiniz, çok uzun bir süreden beri yalan söylüyorsunuz.
İçinizden bazıları bu öğretilerle ne yapacaklar biliyor musunuz? Gidip başka öğretmenler bulup: onlara eş ruhlarının nerede olduğunu soracaklar! Onlar da yanıtı bildiklerini söyleyecekler bu varlıklara; ama bu doğru değil ve eş ruhlarınızı hiçbir zaman bulamayacaksınız. Kendinizi iyileştirmenin nasıl bir şey olduğunu da hiç tadamayacak, bu boyutların ötesindeki parlaklığı da hiç göremeyeceksiniz; çünkü siz yüce değilsiniz.
Benim oturumlarım mürit toplamak için yapılmıyor. Eğer bana tapınılmasını isteseydim size söylenemeyen gerçekleri öğretmezdim; sizin için tezahürler getirmezdim ve size aslında ne olduğunuzu bildirerek sizi yüceltmezdim. Sizi cahil bırakır ve gücünüzü elinizden alırdım. O zaman dinleyicilerim bütün dünya ahalisi kadar çoğalırdı. Bunu biliyor muydunuz? Çünkü Ben o denli güçlüyüm! Ama benim tapınılmaya ihtiyacım yok. Çünkü Ben zaten Tanrı'yım! Zaten sonsuzluğun sahibiyim! Benim sizden isteyeceğim ne olabilir? Bana biraz daha sonsuzluk mu vereceksiniz? Mümkün değil.
Bu yaptığım şeyi, sadece sizi çok sevdiğim için yapıyorum. Çünkü bir varlık kendi mutlaklığını idrak ettiğinde, Her şeyin sahibi olanı bütünüyle görür ve her şeyin sahibi ile bir olur.
Sizin, dünyaya bir ışık olmanızı istiyorum. Dünyanızın buna ihtiyacı var. Tarihi anlara yaklaşıyorsunuz; öteki tarafın yüceliğini çok azınız görecek. Sizin en büyük bilgiyi öğrenmenizi istiyorum, ama ancak hazır olduğunuzda öğrenebilirsiniz. Dinlemek için uyanmış olmanız gerekir. Tezahür ettiklerinde "dersleri" ve mucizeleri görebilmeniz için uyanmış olmanız gerekir. Yüce olmalısınız. Yüce! Takip ederseniz, sadece takip etmeyi öğrenir ve gücünüzü yitirirsiniz. Her yanınızdan enerji sızdırdığınızın farkında mısınız?
En büyük öğretmeni bulmak istiyordunuz. Realitem içinde en büyük öğretmen benim! Size bunu söylemek hiç de zor değil. Ama sizin için en büyük öğretmen, sizi "siz" yapan içinizdeki Tanrı'dır. Anladınız mı? Ben sadece o yüce erdemi ve gerçeği, kusursuz deha ve bilgiyi aksettiren bir aynayım. Bütün bunları bende görebildiğinizde, aynı değerlere kendi içinizde de sahip olduğunuzu idrak edeceksiniz. Anlıyor musunuz? Bir efendi anlar, talep eder ve olur. Olur! Siz ne olacaksınız? Siz özgür olacaksınız! Özgür olmak için, özel bir şey olmanız gerekmez, sadece olmanız yeter. Bu, bütün gücünüze sahip çıkmak ve ona izin vermektir.
Efendi olmayı istemeniz gerekir. İstemek zorundasınız. Diğer şeyleri nasıl istediniz, bilirsiniz. Şöhret, servet, güzellik, sevgililer, giysiler, barınaklar, altın, gümüş, vs... Bütün bunları nasıl istediğinizi biliyorsunuz. Söz konusu olan aynı istektir. Bu illüzyonda beş para etmez değersiz şeyleri nasıl istedinizse, aynı güçle efendi olmayı istemelisiniz. O zaman her şeyi bilen akla sahip olabilirsiniz.
Yaşamımda ben onu istedim. Neyi istediğimi bilmiyordum, sadece istiyordum. Belki de en büyük tezahürler bu şekilsiz istekten doğar. Bazılarınız çok mutsuz. Bunu görebiliyorum. Ama size hiç acımıyorum; çünkü daha geniş bir anlayışla baktığımda, bunu aslında kendinizin istediğinizi ve yaptığınızı da görüyorum. Neler hissediyorsanız, onları hissetmek istediğiniz içindir. Ancak, farklı olmasını istediğiniz zaman değişecek. Hiçbir şey, hiç kimse, hiçbir güç, hatta bütün "ders"lerim, mucizelerim ve bilgimle ben bile inatçı kafalarınızı değiştiremem. Çünkü idrake açılan kapının anahtarı sizin bulunduğunuz taraftadır. Siz bir tanrısınız ve kendi aleminiz için ne isterseniz o olur! Bu yüce ve tek yasa asla değiştirilemez ve ona karşı çıkılamaz. Anladınız mı?

RAMTHA
EŞRUHLAR KİTABI
1999