Bugün buraya sizden önce ve çoğunuz için genelde zor olan bir mesajla geldik. Ve yine de sevgili ruhlar, bu sözleri yüreğinizle alıp mesajda verilen farkındalık önerilerini uygularsanız, kendi spritüel gelişiminizde ileri doğru sıçramalar ve atlamalar kaydedeceğinize dair size söz veriyoruz.
Çoğu öğretmenleriniz tarafından size dünyanın kendi bilincinizin bir yansıması olduğu söylendi. Bu bilgi, sezgisi güçlü üyeleriniz dışında hepiniz tarafından yanlış anlaşıldı. Örneğin çoğunuz dünya üzerinde adi davranışların yer alması nedeniyle kendi bilincinizin de adi olduğu gibi bir kanıya vardınız. Eğer böyle bir sonuca ulaştıysanız, dünyanın sizin içsel oluşumunuzun bir yansıması olmasının anlamınını kavrayamamışsınız demektir. Bu nedenle, izninizle bu konuyu biraz aydınlatalım.
Dünyada ne görüyorsanız, o insanlığın birleşik, ya da ortak inançlarını temsil etmektedir. Bu inançların çok çeşitli olması nedeniyle, siz sosyal ve politik alanlarda sevgi ve korkunun da farklı derecelerini görürsünüz. Kimi ülkelerin gelişmiş teknoloji içinde, kimilerinin de büyük acı ve yoksunlukla yaşadıklarını görmektesiniz. Bu yansımanın bütününe bakınca bölgeler veya daha gurur verici yansımaların yer aldığı girdaplar varmış gibi görünür. Sizin önsezileri güçlü olanlarınız onları aydınlanmanın kutsal merkezleri veya yerleri olarak adlandırırlar.
Uzun zaman önce Dünya tüm farklı farkındalık düzeylerinde olan ruhların gelip, kendi tekamülleriyle Birlik’e ulaşmalarını öğrenecekleri bir yer olarak tasarlanmıştı. Bu nedenle kimi bölgeler benzer inanç sistemleri ve enerjiler içinde olan belirli gruplara ait ruhlara uygun “dershaneler” haline geldi. Örneğin, yoksunluk ve sınırlılık deneyimlemeye ihtayacı olan ruhlar (nedeni karmik ya da o ruhun gönüllülüğü olabilir) büyük karmaşa ve yoksunluk dolu yerlere enkarne olurlarken, anlayışları daha yüksek olanlar göreli olarak daha çok barış ve bolluk içeren yerlere geldiler.
Bir çok öğretide Dünya Gezegeni dershaneye benzetilir. Bunu yinelemenin yararlı olduğunu düşünüyoruz. Dünya’nın ana okulundan başlayarak üniversiteden mezun olmaya dek uzanan tam bir öğrenim yeri olduğunu düşünebilirsiniz. Mecazi okulun başlangıç sınıflarında ruhun yapabileceği birkaç seçim vardı ve aynı şey akademik çevreler için de geçerliydi. –tıpkı sizin kendi akademik çevrelerinizde olduğu gibi- Ruh farkındalığını genişlettikçe, seçimler daha çeşitli ve bağımsız olmaya başladı. Bu durum “ruh aydınlanmaya ne kadar yaklaşmışsa, mesajlar da uygulamada o kadar evrensel olacaktır” gerçeğine ters düşmez. Bunun bir yanıltmaca olduğunu düşünebilirsiniz. O halde başka şekilde, --Yaratıcı’nın iradesine uyumlanmak bir bağlamda seçimleri azaltır, ancak bir başka açıdan da yaratma özgürlüğünü arttırır-- olarak açıklayalım. Dünya’da sergilenen senaryolar tüm dershanelerdeki seçimlerin tümünün oluşturduğu bir düşünce bütünlüğüdür. Kimileri savaş, işkence, terör ve bunun gibi korkunç dersleri öğrenirlerken, kimileri de aynı zaman diliminde sevginin, yardımseverliğin, uyumun ve mutluluğun dersini alırlar.
Daha önce söylediğimizin ötesine geçeceğiz. Şimdi insanın içinde bulunduğu dram yerine sadece izlemede kalması fikrine bir bakalım. Sevgililer, kendinizi en tuhaf varlık olarak görebilirsiniz – bu varlık ki kendisi hem Dünya dramının içinde ve ona yakalanmış durumda, hem de oradan adımını dışarı atıp “yukarıdan” izleyen konumunda. İzin verin varlığın “dram içine düşmüş” olmasından ne kastettiğimizi açıklayalım. Yansımanın bir yanından bakarken, örneğin savaş-- umutsuzluk, kızgınlık, üzüntü ya da dehşet duygularına yakalanmışsanız siz dramın içindesiniz. Bunun yerine insanlığın istekleri, umutları ve korkularının bileşkesi içinde sadece rol yaptığınızı görüyor ve bunu sahnelenen bir oyun gibi izliyorsanız, bu durumda siz dramı yukardan görüyorsunuz demektir ve kendini dramdan ayırmış bir ruhun artık o drama bir katkısı olmaz.
Ancak gerçekte böyle bir ruh diğer ruhların da o dramdan çıkmalarına yardım etme eğiliminde olacak ve bunu yaptığında kavgaya merhamet yansıtacaktır. Merhamet de dramın bir parçası olduğundan, kendi Dünya bedeninizde bulunduğunuz sürece gerçek bir ayrılma da söz konusu değildir. Eğer Dünya’ya enkarne olmuşsanız, insanlık dramının içinde minimum yer alabilirsiniz, ama siz üstün tanrısal yaradılışınızla bir biçimde merhametinizle katkıda da bulunursunuz. (tıpkı bu mesajı okuyan hepinizin olduğu gibi).
Özgür irade yasasının sınırlamaları olmasına rağmen, bizler bile gezegeninizin eterik alanından sizin insanlık dramınıza katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Çoğunuz bizleri çağırdığınızdan beri, biz Arcturian’lar ve kozmik ailenin diğer üyeleri sizin yaşam sahneniz üzerindeki etkilerimiz konusunda haklı çıktık. Sizin de belki bildiğiniz gibi, size gezegen dışından bir çok boyut ve veçhelerden geniş yardım sunuluyor. Hatta yaşam formlarının en az dört yoğunlukta bulunduğu bizim kendi yıldız sistemimiz de insan deneyiminin içine karışmış durumda.
Önceki kanallıkta düzinelerce Arcturus’luların halen kanal bilgileri iletmekte olduklarını belirtmiştik. Bu kanal bir çok bireyler ve gruplar tarafından bilinir durumda. Kimileri bizim beşinci yoğunluk üyelerimizin bilgeliklerini getiriyorlar. Diğerleri altı ila dokuzuncu yoğunluklarda çalışıyorlar. Bu mesajın sahipleri olan bizler, şimdi sizin yedinci yoğunluk titreşimi dediğiniz yeri deneyimliyoruz.
Şunu aklınızda tutun ki sevgililer, bu numaralandırmalar yanıltıcı olabilir. Sizin dünyanızın üstündeki kimi sistemler yedinci yoğunluğu kullanırken, kimileri on ikinci yoğunluk alanındadır. Bazıları hala sekizinci yoğunluğu kullanmaktadır. Her ne kadar bizler on ikinci yoğunluk modelinden söz ediyor olsak da, size titreşim düzeyinin ne olduğundan çok, mesajın kalitesini önemsemenizi öneririz.
Sizin kendi gezegeninizde, her biri kendi algılama alanında bulunan üç ana yoğunluk var. Yansıma genel kavramının kendine özgü yoğunluğuyla çıkış noktasını (kanalın kendi tipine göre beşincidir) anlamak önemlidir. Size söylediğimizle çelişen başka bakış açılarıyla da karşılaşacaksınız. Diğerlerini hemen elimine etmek yerine, onların belki de farklı bir yoğunluktan geldiğini göz önünde bulundurmanızı öneririz. Örneğin, bu kanal bilgisinde Dünya’daki acının üç farklı yoğunluktan nasıl görülebileceği açık bir biçimde anlatıldı. Kısaca özetlersek, üçüncü yoğunluk trajedi olarak görür, dördüncü yoğunluk karmik bir derstir ve beşinci yoğunluk sevgi olarak adlandırılır. Sevgililer, yargılamayı bıraktığınızda, hepsinin sadece İlahi Düzen olduğu gerçeğini gören beşinci boyut kavrayışına uyumlanırsınız.
Dünyanın, içinde bulunan ruhların kendi inançlarının sonuçlarını deneyimledikleri bir yer olarak tasarlandığını anlayacaksınız. Zor dönemler geçiren ruhlara şefkat duyduğunuzda, aynı zamanda onların kendi yararlarına uygun deneyimlerin içinde olduklarını da anlayacaksınız. Bu ruhlar geliştikçe, tıpkı şimdi sizin ve bizim durumumuzda olduğu gibi, gerçek sevgiyi öğrenmek üzere müşfik yardımcıları kendilerine çekecekler. Kendi içinizdeki inanca ters düşen bir yansıma gördüğünüzde, bunun o anda yerine getirilecek bir yardım ricası olduğunu bilin. Bu belki de sizden istenen bir sevgi ya da şefkat çağrısı olabilir. Ya da acı çeken ruhun sizin güzel söz ve yaklaşımlarınıza gereksinimi olabilir. Tüm bunlar bir yana sevgililer, siz Dünya’ya karışık zamanda bedenlendiniz. Eğer kişisel olarak karmaşanın acısını çekmemeyi seçmişseniz, bu sizin kayıtsız olduğunuz anlamına mı gelir? Hayır, hiç de öyle değil. Eğer tamamen bundan bağımsızsanız, tamamen şefkatli olursunuz ve böylece en büyük isteğiniz en yüksek hayra hizmet etmeye dönüşür.
Hepinizin burada olmanızın bir nedeni var. Çoğunuz için bu sizin adımlarınızı izleyenlere yol açmaktır. Bir guru ya da mürit olmanız gerektiğinden söz etmiyoruz. Siz daha çok ileriye yolculuk yaptığınızda, arkanıza ulaşıp altınızdaki kişinin elini tutar, yavaşça yukarı kaldırırsınız. Eğer son zamanlarda kendiniz “ruhunuzun karanlık gecesi”ni yaşamadıysanız, tekamüllerinin bu aşamasında olanlara yardım edebilmeniz daha zor olacaktır. Çoğunuz, deneyimlediğiniz kendi güçlüklerinizin ilahi plan’ın gerekli parçası olduğunun bilincindesiniz. Bu Tanrı’nın insanların acı çekmelerine gereksinimi olduğunu mu gösterir? Tabii ki değil. Gerçekte, hiçbir düzeyde acı çekmek gerekmemektedir. Ancak, 3-B bedeninde olanlar için ağrı kaçınılmazdır. Acı çekmek sadece ağrıya gösterilen dirençtir. 3-B’de olan birisi ağrıyı deneyimlemeye istekli olur ve onunla bütünleşirse, o kişi gerçekten de ağrıyı tamamen aşmayı öğrenir. Müteşekkir olun ve 3-B yaşamının ağrısını kabul edin, onunla olun ve yavaşça ötesine geçin. Ağrı içinde olanları onurlandırın ve onları derinlemesine anlamayı öğrenin. Siz onların parçası olduğunuz gibi, onlar da sizin parçanız. Onların yansımaları bir zaman sizin yansıttığınızdı. En güzelinden, en saçmasına kadar tüm yansımaları kutsayın. İnsanlık bilinci daha çok ilahi güzelliği kabul ettikçe, negatif yansımalar da o denli azalacaktır. Gördüğünüz her yansımaya teşekkür edin. Eğer karanlık bir yansımaysa, bu sizin iş başında olmanıza bir fırsat demektir.
Bizler Arcturus’lularız.
Sizi kutsamak ve kozmik ayaklarınızın farkında olarak size yardım etmek için geldik. Sonsuz Yaratıcı’nın sevgisi adına geldik.
Sal Rachele tarafından alınmıştır
19 Ekim 2004
Sevgili Dünya insanları
Bugün buraya sizden önce ve çoğunuz için genelde zor olan bir mesajla geldik. Ve yine de sevgili ruhlar, bu sözleri yüreğinizle alıp mesajda verilen farkındalık önerilerini uygularsanız, kendi spritüel gelişiminizde ileri doğru sıçramalar ve atlamalar kaydedeceğinize dair size söz veriyoruz.
Çoğu öğretmenleriniz tarafından size dünyanın kendi bilincinizin bir yansıması olduğu söylendi. Bu bilgi, sezgisi güçlü üyeleriniz dışında hepiniz tarafından yanlış anlaşıldı. Örneğin çoğunuz dünya üzerinde adi davranışların yer alması nedeniyle kendi bilincinizin de adi olduğu gibi bir kanıya vardınız. Eğer böyle bir sonuca ulaştıysanız, dünyanın sizin içsel oluşumunuzun bir yansıması olmasının anlamınını kavrayamamışsınız demektir. Bu nedenle, izninizle bu konuyu biraz aydınlatalım.
Dünyada ne görüyorsanız, o insanlığın birleşik, ya da ortak inançlarını temsil etmektedir. Bu inançların çok çeşitli olması nedeniyle, siz sosyal ve politik alanlarda sevgi ve korkunun da farklı derecelerini görürsünüz. Kimi ülkelerin gelişmiş teknoloji içinde, kimilerinin de büyük acı ve yoksunlukla yaşadıklarını görmektesiniz. Bu yansımanın bütününe bakınca bölgeler veya daha gurur verici yansımaların yer aldığı girdaplar varmış gibi görünür. Sizin önsezileri güçlü olanlarınız onları aydınlanmanın kutsal merkezleri veya yerleri olarak adlandırırlar.
Uzun zaman önce Dünya tüm farklı farkındalık düzeylerinde olan ruhların gelip, kendi tekamülleriyle Birlik’e ulaşmalarını öğrenecekleri bir yer olarak tasarlanmıştı. Bu nedenle kimi bölgeler benzer inanç sistemleri ve enerjiler içinde olan belirli gruplara ait ruhlara uygun “dershaneler” haline geldi. Örneğin, yoksunluk ve sınırlılık deneyimlemeye ihtayacı olan ruhlar (nedeni karmik ya da o ruhun gönüllülüğü olabilir) büyük karmaşa ve yoksunluk dolu yerlere enkarne olurlarken, anlayışları daha yüksek olanlar göreli olarak daha çok barış ve bolluk içeren yerlere geldiler.
Bir çok öğretide Dünya Gezegeni dershaneye benzetilir. Bunu yinelemenin yararlı olduğunu düşünüyoruz. Dünya’nın ana okulundan başlayarak üniversiteden mezun olmaya dek uzanan tam bir öğrenim yeri olduğunu düşünebilirsiniz. Mecazi okulun başlangıç sınıflarında ruhun yapabileceği birkaç seçim vardı ve aynı şey akademik çevreler için de geçerliydi. –tıpkı sizin kendi akademik çevrelerinizde olduğu gibi- Ruh farkındalığını genişlettikçe, seçimler daha çeşitli ve bağımsız olmaya başladı. Bu durum “ruh aydınlanmaya ne kadar yaklaşmışsa, mesajlar da uygulamada o kadar evrensel olacaktır” gerçeğine ters düşmez. Bunun bir yanıltmaca olduğunu düşünebilirsiniz. O halde başka şekilde, --Yaratıcı’nın iradesine uyumlanmak bir bağlamda seçimleri azaltır, ancak bir başka açıdan da yaratma özgürlüğünü arttırır-- olarak açıklayalım. Dünya’da sergilenen senaryolar tüm dershanelerdeki seçimlerin tümünün oluşturduğu bir düşünce bütünlüğüdür. Kimileri savaş, işkence, terör ve bunun gibi korkunç dersleri öğrenirlerken, kimileri de aynı zaman diliminde sevginin, yardımseverliğin, uyumun ve mutluluğun dersini alırlar.
Daha önce söylediğimizin ötesine geçeceğiz. Şimdi insanın içinde bulunduğu dram yerine sadece izlemede kalması fikrine bir bakalım. Sevgililer, kendinizi en tuhaf varlık olarak görebilirsiniz – bu varlık ki kendisi hem Dünya dramının içinde ve ona yakalanmış durumda, hem de oradan adımını dışarı atıp “yukarıdan” izleyen konumunda. İzin verin varlığın “dram içine düşmüş” olmasından ne kastettiğimizi açıklayalım. Yansımanın bir yanından bakarken, örneğin savaş-- umutsuzluk, kızgınlık, üzüntü ya da dehşet duygularına yakalanmışsanız siz dramın içindesiniz. Bunun yerine insanlığın istekleri, umutları ve korkularının bileşkesi içinde sadece rol yaptığınızı görüyor ve bunu sahnelenen bir oyun gibi izliyorsanız, bu durumda siz dramı yukardan görüyorsunuz demektir ve kendini dramdan ayırmış bir ruhun artık o drama bir katkısı olmaz.
Ancak gerçekte böyle bir ruh diğer ruhların da o dramdan çıkmalarına yardım etme eğiliminde olacak ve bunu yaptığında kavgaya merhamet yansıtacaktır. Merhamet de dramın bir parçası olduğundan, kendi Dünya bedeninizde bulunduğunuz sürece gerçek bir ayrılma da söz konusu değildir. Eğer Dünya’ya enkarne olmuşsanız, insanlık dramının içinde minimum yer alabilirsiniz, ama siz üstün tanrısal yaradılışınızla bir biçimde merhametinizle katkıda da bulunursunuz. (tıpkı bu mesajı okuyan hepinizin olduğu gibi).
Özgür irade yasasının sınırlamaları olmasına rağmen, bizler bile gezegeninizin eterik alanından sizin insanlık dramınıza katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Çoğunuz bizleri çağırdığınızdan beri, biz Arcturian’lar ve kozmik ailenin diğer üyeleri sizin yaşam sahneniz üzerindeki etkilerimiz konusunda haklı çıktık. Sizin de belki bildiğiniz gibi, size gezegen dışından bir çok boyut ve veçhelerden geniş yardım sunuluyor. Hatta yaşam formlarının en az dört yoğunlukta bulunduğu bizim kendi yıldız sistemimiz de insan deneyiminin içine karışmış durumda.
Önceki kanallıkta düzinelerce Arcturus’luların halen kanal bilgileri iletmekte olduklarını belirtmiştik. Bu kanal bir çok bireyler ve gruplar tarafından bilinir durumda. Kimileri bizim beşinci yoğunluk üyelerimizin bilgeliklerini getiriyorlar. Diğerleri altı ila dokuzuncu yoğunluklarda çalışıyorlar. Bu mesajın sahipleri olan bizler, şimdi sizin yedinci yoğunluk titreşimi dediğiniz yeri deneyimliyoruz.
Şunu aklınızda tutun ki sevgililer, bu numaralandırmalar yanıltıcı olabilir. Sizin dünyanızın üstündeki kimi sistemler yedinci yoğunluğu kullanırken, kimileri on ikinci yoğunluk alanındadır. Bazıları hala sekizinci yoğunluğu kullanmaktadır. Her ne kadar bizler on ikinci yoğunluk modelinden söz ediyor olsak da, size titreşim düzeyinin ne olduğundan çok, mesajın kalitesini önemsemenizi öneririz.
Sizin kendi gezegeninizde, her biri kendi algılama alanında bulunan üç ana yoğunluk var. Yansıma genel kavramının kendine özgü yoğunluğuyla çıkış noktasını (kanalın kendi tipine göre beşincidir) anlamak önemlidir. Size söylediğimizle çelişen başka bakış açılarıyla da karşılaşacaksınız. Diğerlerini hemen elimine etmek yerine, onların belki de farklı bir yoğunluktan geldiğini göz önünde bulundurmanızı öneririz. Örneğin, bu kanal bilgisinde Dünya’daki acının üç farklı yoğunluktan nasıl görülebileceği açık bir biçimde anlatıldı. Kısaca özetlersek, üçüncü yoğunluk trajedi olarak görür, dördüncü yoğunluk karmik bir derstir ve beşinci yoğunluk sevgi olarak adlandırılır. Sevgililer, yargılamayı bıraktığınızda, hepsinin sadece İlahi Düzen olduğu gerçeğini gören beşinci boyut kavrayışına uyumlanırsınız.
Dünyanın, içinde bulunan ruhların kendi inançlarının sonuçlarını deneyimledikleri bir yer olarak tasarlandığını anlayacaksınız. Zor dönemler geçiren ruhlara şefkat duyduğunuzda, aynı zamanda onların kendi yararlarına uygun deneyimlerin içinde olduklarını da anlayacaksınız. Bu ruhlar geliştikçe, tıpkı şimdi sizin ve bizim durumumuzda olduğu gibi, gerçek sevgiyi öğrenmek üzere müşfik yardımcıları kendilerine çekecekler. Kendi içinizdeki inanca ters düşen bir yansıma gördüğünüzde, bunun o anda yerine getirilecek bir yardım ricası olduğunu bilin. Bu belki de sizden istenen bir sevgi ya da şefkat çağrısı olabilir. Ya da acı çeken ruhun sizin güzel söz ve yaklaşımlarınıza gereksinimi olabilir. Tüm bunlar bir yana sevgililer, siz Dünya’ya karışık zamanda bedenlendiniz. Eğer kişisel olarak karmaşanın acısını çekmemeyi seçmişseniz, bu sizin kayıtsız olduğunuz anlamına mı gelir? Hayır, hiç de öyle değil. Eğer tamamen bundan bağımsızsanız, tamamen şefkatli olursunuz ve böylece en büyük isteğiniz en yüksek hayra hizmet etmeye dönüşür.
Hepinizin burada olmanızın bir nedeni var. Çoğunuz için bu sizin adımlarınızı izleyenlere yol açmaktır. Bir guru ya da mürit olmanız gerektiğinden söz etmiyoruz. Siz daha çok ileriye yolculuk yaptığınızda, arkanıza ulaşıp altınızdaki kişinin elini tutar, yavaşça yukarı kaldırırsınız. Eğer son zamanlarda kendiniz “ruhunuzun karanlık gecesi”ni yaşamadıysanız, tekamüllerinin bu aşamasında olanlara yardım edebilmeniz daha zor olacaktır. Çoğunuz, deneyimlediğiniz kendi güçlüklerinizin ilahi plan’ın gerekli parçası olduğunun bilincindesiniz. Bu Tanrı’nın insanların acı çekmelerine gereksinimi olduğunu mu gösterir? Tabii ki değil. Gerçekte, hiçbir düzeyde acı çekmek gerekmemektedir. Ancak, 3-B bedeninde olanlar için ağrı kaçınılmazdır. Acı çekmek sadece ağrıya gösterilen dirençtir. 3-B’de olan birisi ağrıyı deneyimlemeye istekli olur ve onunla bütünleşirse, o kişi gerçekten de ağrıyı tamamen aşmayı öğrenir. Müteşekkir olun ve 3-B yaşamının ağrısını kabul edin, onunla olun ve yavaşça ötesine geçin. Ağrı içinde olanları onurlandırın ve onları derinlemesine anlamayı öğrenin. Siz onların parçası olduğunuz gibi, onlar da sizin parçanız. Onların yansımaları bir zaman sizin yansıttığınızdı. En güzelinden, en saçmasına kadar tüm yansımaları kutsayın. İnsanlık bilinci daha çok ilahi güzelliği kabul ettikçe, negatif yansımalar da o denli azalacaktır. Gördüğünüz her yansımaya teşekkür edin. Eğer karanlık bir yansımaysa, bu sizin iş başında olmanıza bir fırsat demektir.
Bizler Arcturus’lularız.
Sizi kutsamak ve kozmik ayaklarınızın farkında olarak size yardım etmek için geldik. Sonsuz Yaratıcı’nın sevgisi adına geldik.