Related discussions

SU PERİSİ Discussion started by SU PERİSİ 14 years ago

Dolunayda...
Bu çocukların, dünyanın, doğanın, Ay ve yıldızların enerjisine güçlü bağları vardır. Bunun farkında olmayabilirsiniz ama onlar yıldızlı gökten ve dolunaydan çok etkilenirler. Ay’a adeta aşıktırlar, ona bakarak eğlenirler ve Ay’ın evrelerinde de etkilenirler, bazı Kristal Çocuklar’ın her gün normal uyudukları
ama dolunay gecelerinde daha az uyudukları görülmüştür.

Farklılıklar...
Kristal Çocuklar’ı eğlendirmek için karmaşık ve pahalı oyuncaklar almanız gerekmemektedir. Onları açık havaya çıkarmanız yeterlidir. Daha büyük yaşlardaki Kristal Çocuklar’ın odasında gereksiz ve karmaşık bulduğu birçok oyuncağı götrüp çöpe attığı hatta satıp evcil hayvanlara vermek için yiyecek satın aldıkları görülmüştür. Onlar küçük yaştan itibaren çevreyi koruma içgüdüsüne sahiptirler, doğa onlar için çok önemlidir. Bu özelliklerini sözleriyle olmasa bile davranışlarından anlayabilirsiniz.

Minerolojik destek alabilirsiniz...
Doğal mineral parçaları veya kuartz kristalleri çocuğunuzu sakinleştirebilir. İşte sizlere birkaç öneri; örneğin kabus görme ve uykusuzluk durumlarında çocuğun yastığının altında ametist bulundurun. Üzüntülü olduğunda bir parça pembe kuartzı ya göğsüne asın ya da kalbinin üstünde birkaç dakika tutun. Duygusal bunalım ve hırçınlıklarda, Aytaşı kullanın, alnına ve şakaklarına sürün. Konsantrasyonu azaldığında, zor ders çalıştığında bir parça akik taşını odasının bir yerine yerleştirin. Sabırsızlık krizlerine girdiğinde Rodonit taşını avucunda tutması yararlı olabilir. İletişim bozukluklarında Turkuaz veya mavi Agate taşları, etkili olacaktır.
Yeri gelmişken belirtmekte yarar var. Bir minerali satın aldıktan sonra dört saat süreyle güneş altında bırakın, birikmiş eksi enerjisi temizlenecektir. Güneş yoksa o zaman taşı, içine bir avuç deniz tuzu atılmış su dolu bir kaba koyun ama iki saatten fazla tutmayın. Bunu enerji temizlemek için ayda bir yapın.

Geleceğin süper sanatçıları...
Yine Kristal Çocuklar’a dönelim, onlar sadece sevimli, sevecen ve ruhsal değildirler, yanısıra da doğal sanatçıdırlar. İyi resim yaparlar veya çok küçük yaşlarda bile, daha konuşmaya başlamadan önce mırıldanırlar ve sonra da şarkı söylerler. Hatta eğitim almış kadar iyi resim yapanları vardır. Müzik yeteneği yüksek zekanın göstergesidir, daha üç yaşındayken şarkı sözlerini ezberleyen Kristal Çocuklar vardır. Yüksek yaratıcılıkları onların sağ beyine egemen olmalarını göstermektedir, bu nedenle duygularının farkındadırlar, sezgiseldirler, hareket becerileri gelişmiştir, felsefi, ruhsal ve sanatçıdırlar. Sağ beyin egemenliğinde bireyler, sözcüklerin aksine görüntü ve duygularla düşünürler. Görsel yönelimleri onlara sanatsal yetenek ve fotografik bir bellek verir, zihinlerinde gördükleri imgeleri taklit ederler. Bizlerin hatta bazı İndigolar’ın aksine pahalı ve çok güzel oyuncaklar yerine Kristal Çocuklar’ın sıradan şeylerle eğlenmeleri ilginçtir. Bir kağıt veya kalemle ya da yapraklarla saatlerce oyalanabilirler. Onlar temel şeyleri takdir eder ve kullanırlar.

Drama sanatçıları...
Erken konuşmazlar demiştim ama ifade etmeyi iyi bilirler. Hareketleri, düşünceleri, duyguları anlam doludur, iyi izlemeniz gerekir. Genelde drama kullanırlar ama bu dramalarda öfke, şiddet ya da soytarılık yoktur. Shakespeare’vari bir drama anlayışını veya neşe dolu bir tarzı kullanırlar. İzleyen kitle önünde utangaç, çekingen ve tutuk değildirler, yeter ki istesinler ve doğru zamanın geldiğine karar versinler. Kristal Çocuklar’ın yanında bulunmak çok eğlencelidir, taklit yetenekleri büyüleyicidir.

Ve sorunlar...
Elbetteki Kristal Çocuklar’da sorunlular, bunu anlatan anne, babalar da var. Öncelikle inatçı, kesin kararlı ve dayanıklılar. Haklarını savunmak için karşı tarafı zorlayabiliyorlar. Sertlikten hoşlanmıyorlar ama otoriter davranıyorlar. Çatışma içeren durumları veya ilişkileri reddediyorlar ve uzaklaşıyorlar. Bunlar Kristal Çocuklar’ın seçerken titiz olmalarına ya da zor beğenir olmalarına neden oluyor. Yani ayırd ediciler. Çünkü öz saygıları yüksek, bedenlerini ve ruhlarını besleyecek arkadaşları, yemekleri, filmleri, işleri ve evleri isteyecek kadar kendilerini önemsiyorlar. Örneğin yemek seçimleri güç ve özel, annelerini zorlayabiliyorlar. Çünkü bedenlerine uyumlular. Eğer anne ve babalar onların beslenme tercihlerine güvenebilirlerse, o zaman mücadeleye gerek kalmayacaktır. Kısacası onların seçimlerine güvenebiirsiniz. Sıvılardan yani içeceklerden çok hoşlanıyorlar. İçlerinde bir yaşından sonra bile anne sütü isteyenlere bile raslanıyor.

Uyku sorunları...
Kristal Çocuklar yüksek bir enerjiye sahipler, uyurken birşey kaçırmak istemiyorlar. Çünkü her ne olursa olsun, uykudayken dışarda birşeyler yaşanıyor. O kadar duyarlılar ki, uyarıcı herhangi bir şey uykusuzluk yaratabiliyor. Bazıları öğlen uykusu uyurken, bazıları asla istemiyorlar, eğer bunlar gündüz uyurlarsa gece asla uyumuyorlar. Zorlamalı uykularda kabuslar görüyorlar ve çok gergin oluyorlar. Kısacası onların kendi uyku düzenlerini uygulamalarına izin verilmesi gerekiyor. Ama eğer sorun ağırlaşırsa, ikna etmek ve anlatmak gerekiyor.

Titizlik mi yoksa düzen mi?
Kristal Çocuklar’a tuvalet eğitimi vermek pek mümkün değil, yeterince örnek yok ama çoğunun bunu kendi kendilerine öğrendikleri görülüyor. Bu arada gerçekten doğa çocukları oldukları için çıplaklıktan hoşlanıyorlar. Ve sanki onlar, düzensizliğin enerji uyumsuzluğu olduğunu biliyor gibiler. Buna nevrotik mükemmeliyetçilik diyenler de var. Fakat ruhsal gelişmişlik tanımı, herşeyin kendi istediği gibi olmasını isteyen bir Kristal Çocuk’la beraber olup, bunaldığınızda size daha yararlı olacaktır. Onların titizliğini anlatan çok fazla örnek var. Aslında sürekliliği ve tutarlılığı seviyorlar, her an değişen dünyada düzen, istikrar ve önceden tahmin edilebilirlik istiyorlar ve bu özellikleri bizler için gerçekten umut verici...

Zamanı farklı görüyorlar...
Kristal Çocuklar, dış değil yani bizim zaman anlayışımızı değil, kendi iç zamanlarını kullanıyorlar. İşte bu konuda anne ve babaların çok ama çok sabırlı olmaları gerekiyor. Programlardan nefret ediyorlar ve özgür olmak istiyorlar. Belki de onlar, hiç acele etmeden bakan, inceleyen ve sonra fikrini söyleyen yaşlı ruhlar gibiler. Bekliyorlar ve öğrendikten sonra kendi hız veya ritmlerine göre uyguluyorlar. Aslında haksız değiller çünkü geç kalma korkusuyla heyecanlanıp, telaşlanacakları yerde, daha sağlıklı olarak sakin davranıyorlar. Bir anlamda, zamanın gerçek olmadığını ve hatta genişletilebileceğini düşünüyorlar. Yani bizler gibi esir olmak yerine, zamana sahip olmak istiyorlar.

Kronik bağımlılıklar...
Kristal Çocuklar, anne ve babalarına ve de diğer aile bireylerine çok bağlılar, ayrı kalmaktan hoşlanmıyorlar. Yetişkinlerin onları okşamalarına, teselli etmelerine bağımlılar, bu noktada başkalarının kendilerini anlamayacağı endişesindeler. Öte yandan onlardan ayrı kalınca, bir daha göremeyecekleri korkusunu da taşıyorlar. Bunun daha bilimsel bir tanımı, acıdan kaçmak şeklinde...